Bu Blogda Ara

25 Ağustos 2018 Cumartesi

UTANSIN - Necip Fazıl Kısakürek

Şiir, her okuyana başka bir anlam ifade eder, her okunduğunda başka ufuklara sürükler okuyucusunu. Her okunduğunda, her okuyana başka anlam ifade eden bu güzide eserleri birbirimizden dinleyip, yeni ufuklara yelken açabilmek için başladığımız bu sayfamızda ilk analizi üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Gençliğe Hitabesi olan UTANSIN şiiri ile yapmak istedim.

UTANSIN

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
Üstad bu şiirde, bir nesle dava bilincini aşılamak istemiş aslında kendine has üslubu ve iğneleyici dili ile. Şiirimizi mısra mısra analiz etcek olursak eğer ;
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Şair burada kişiye amacına ulaşmak için elinden ne geliyorsa onu yapmasını ve gerisini tevekkül ederek Allah'a bırakmasını söylüyor, Hz. İbrahim'e su taşıyan karınca misali. Sen elinden geleni yaptıktan sonra hedefe ulaşamadıysan, için rahat olsun, utanmana gerek yok diyor.
Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Kişinin hedefe ulaşmak için koşması gerektiğini hatta koşarken doğacak yorgunluklardan, engellerden bıkmadan çatlayana kadar koşması gerektiği ifade edilen bu kısımda çarpıcı nokta 'KISRAK' kelimesi.Kısrak sadece doğurganlık için kullanılan dişi atlara verilen isimdir. Burada kısrağa benzetilen kişi hedefine varmak için koştuğu yoldan dönen evladı doğuran anadır. Annenin bütün analık vasıflardan arındırılıp bir kısrağa benzetilmesi çok büyük bir hakarettir ve durumun ehemmiyetini ifade etmesinin yanında anneye düşen kutsal görevi vurgulamaktadır.
Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Modernleşme çabaları ile kendi öz benliğini unutan, özenme hastalığının pençelerinden kurtulamayarak batılılaşan ve değerlerini kaybeden bütün halka söylenen bir mısradır bu sadece gençlerimize değil. Özellikle gençlerimizin önündeki en büyük örnek olan ana ve babalara.
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Şiiri, bir gençliğe hitabe havasına kavuşturan kısımdır bu kısım. 'Usta' dan kasıt 'ECDAD' dır. Ecdadın yaptıkları ile övünüp, ustasına erişemeyen bütün 'ÇIRAK' lara yani biz 'GENÇ' lere derin bir sitemdir bu sözler Üstad'ın keskin kaleminden.
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Öldükten sonra, elinden daha bir şey gelemeyecek ve ölümün öncesinde ne yaptıysa onlarla kalacak, öldükten sonra yaşarken yaptıklarıyla yaşayacak olan biz insanlara, mutlak hedef olan ahirete hazırlıklı olmayı telkin eden çarpıcı bir ifade değilmi bu sözler?
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
Üstad en çarpıcı hamlesini en sonda vurmuş kaleminin dertli darbeleri ile. En kutsallarımızdan olan anadan,yardan daha kutsal olan 'BAYRAK' nasıl utanabilir ki,bir şair bayrağı nasıl utandırabilir. Yoksa şair midir bayrağı utandıran? Şaire şiiri yazdıran mı? Solmayan tek renk olarak ifade edilen renk kutsal bayrağımızın üzerindeki 'KAN' ın kırmızısıdır. Bayrak için dökülen kanı bayraklaştıramıyorsak, al bayrağı utandırıyorsak. Tam da Necip Fazıl'ın dediği gibi UTANALIM...